Bazı kadınlar vardır. Güçlü, dik duran, asla eğilmeyen, kendi işini kendi yapan ve kolay kolay yardım kabul etmeyen. Tanıdınız mı?
Siz misiniz yoksa tanıdıklarınız arasında mı?
Kolay güvenmezler.
Her işlerini kendileri halledebilirler. Başkalarının yardımına ihtiyaç duymazlar. Bir çeşit Supermen gibidirler. Modern She-Ra ya da Hera gibidirler. Hem tanrısal hem de bazen ürkütücü…
Kadın doğası birleştirme üzerine kuruludur. Uzlaşma, uyum, fedakârlık üzerine inşa eder tüm bedenini, zihnini ve ruhunu…
Rekabet kadın için başka anlamlar taşır. Erkekler takım tutarken o oğlu için bir takımı, kocası için başka bir takımı tutar. Ailenin harcı gibidir.
Modern Heralar ise daha erkeksidir. Hareketleri sert, duruşu dik ve rekabetçidir. Böyle bir kadını gördüğümde sağlam zırhının altında hep anlaşılmak ve zayıflıklarını göstermek istemeyen bir kız çocuğuna bakıyor gibi hissederim.
Sanki birazdan “Herkes beni yalnız bıraktı, kimse beni desteklemedi” diye oyuncağını kaybetmiş bir çocuk misali ağlayacak gibidir.
Ağlamaz elbette kolay kolay.
Güvendiği bir omuz bulana kadar ağlamaz.
İşin en kötü tarafı ise güvenmez, güvenemez. Güvendikleri hep yalnız bırakmıştır; kalbini göstermekte, kendini gerçekten duyurmakta zorlandığından.
Bir gözü “Bana çok yaklaşma…” der, diğeri “Beni bırakma” der. Çok yaklaştırmaz bir gün bırakacak diye. Karşısında ne yapacağını şaşırmış birini bırakır. Ve o da bırakır. Güvenmemekte haklıdır yani. Bir gün evlenir onu asla bırakmayacağını düşündüğü biriyle.
Onu asla bırakmayacak birine âşık olmaz, olamaz… Güçlüdür, güçlüyü sever ama onu bırakmayacak olanla evlenir. Onu bırakmayacak olan asla güçlü olmaz gözünde… Güçlüye âşık, onu bırakmayanla birliktedir. Kalbine iki ev kurar. Birini sever, diğeriyle beraber olur.
Zordur hayat. Ona sorsanız ensen neden kalın diye “Kendi işimi kendim yaparım da ondan”der.
Hiç kimse ona “Salak!” diyemeden daha, o “Ah benim salaklığım” der. Başkasının söylemesini kaldıramaz.
Zordur hayat güvenmeden.
Çok küçük yaşlarda başlar hayatı taşımaya… Ta ezilene kadar. Küçük yaşta başlar güçlü olmaya… Güçlü olmak zorundadır, birini taşımaktır kaderi en başından beri. Annesini, babasını, ailesini taşır çocuk olmadan.
Yakından bakmak gerek böyle kadınlara, yakından görmek gerek kalbini…
İncitmeden, ısrarla…
Çok severek…
Bırakmayacak kadar değil, ısrarla dinleyecek kadar, ısrarla sarılacak kadar.
Zordur güçlü kadınlar zor…
Onlarla ısrarla birlikte olabilecek kadar güçlü bir erkek var mı pek emin değilim.
Kahraman gibi hissetmeye meftun erkeklerin kahraman olmalarının mümkün olmadığı bir ilişkiden sağ çıkabilmeleri olası bile değildir.
Her zaman savaşı kaybederler. Kazananı olmayan bu savaşı…