Müziğin sesi bir müddet kısılmış gibi,Şehrin kalabalığı bulaşıcı bir hastalık gibi ruhumda nüksedeli çok oluyordu. Bense belirtilerini yeni yeni fark etmişken, fark etmişken sisli sabahlarda yürümenin güzelliğini. Fark etmişken kır çiçeklerinin kokusunu içine derin derin çekmenin.
Ve kelimelerin doğurganlığına iman etmişken, her cümlede kendini yeniden doğuruşuna. İncitilmiş yerlerinden tüm cümlelerin bir virgülle ayrılmaya karar vermişken incindiğim ve incittiğim bütün cümlelerden .
Bir özrü tüm sisli sabahların arkasına bırakıp ve bırakıp şehrin kalıplaşmış kalabalığını sadece buraya nokta koyabilmeliyim deyip doğruca sana, sana ve tüm sabah sislerinin içinden ve kendi içimdeki sislerden …Kır çiçeklerini içime çekerek.
Belki yeniden müziğin sesini duyabilecek olmanın sevinciyle. Bak burada cümle sonunda soru işareti yahut ünlem .Sesler kâğıtla bütünleşince duyurmak pek mümkün olamıyor .Hisset diye bütün noktalama işaretleri seferber duyuyor musun kelimelerimin sesini
Oysa bak avaz avaz…Bazan kalabalıklar yutuyor o güzelim sesleri. O esnada yandan akan trafiğin sesi, olsun buda geçecek .Bende onunla beraber geçeceğim .Geçeceğim sisli sabahların içinden
Sislerin ardında kalan ise kalabalığın uğultulu sesi ,bu Bulaşıcı hastalığa alışmış mıydı bünyeleri ?
Neyse deyip acil şifalar diliyorum Tanrıdan .