İlk moda haftalarından, siyahi mankenlerin de podyumda rahatça yürüdüğü günlere; geri dönüştürülebilir malzemelerin oyuna dahil olmasından, cinsiyetsiz modellere; podyumlar zaman içinde birçok değişim geçirdi. İşte modanın kaderi üzerinde belirleyici dönemler…
1800’lü yıllarda podyumların gerçek sahibi Paris’ti. Kaldı ki Paris’in günümüzde de moda dünyası üzerinde belirleyici bir rolü var. Bununla birlikte özellikle birinci ve ikinci dünya savaşlarıyla tahrip olan Avrupa ülkeleri ve tabii ki Paris, 1900’lü yıllarda modadaki etkin konumunu istemeden de olsa kaybetmeye başladı. İşte New York’un moda basamaklarında yavaş yavaş yükselmesi de bu yıllara rastlar. Şimdi bakalım günümüzde en az kıyafetler kadar ilgi çekici konseptleriyle farklı lokasyonlarda yapılan ve büyük ses getiren defileler, zaman içinde nasıl bir evrim geçirmiş?
1903 – Ev Kadınları Podyumda
Amerika’da 1903 yılında yapılan ilk moda defilesi, o zamanın ünlü mağazası Ehrich Brothers tarafından gerçekleştirilse de tarihe aynı yıl yapılan bir başka defile geçti. Şehirdeki en güzel 12 kadının Paris modasını podyumda sergilemek üzere çağrıldığı defile ise o zamanki haber başlıklarına göre, kadınların podyum sıralaması nedeniyle birbirine girmesi üzerine büyük bir fiyaskoyla sonuçlandı.
1914 – Vogue’dan Paris Hamlesi
1. Dünya Savaşı’nın ufukta belirmesiyle, dünyanın en önemli moda merkezi olan Paris’in etkisini yavaş yavaş kaybedeceğini fark eden ilk isim Vogue editörü Edna Woolman olur. New York’ta yaşayan tasarımcıları cesaretlendirmek için Fashion Fête adında bir moda festivali düzenleyen Woolman’ın bu hamlesi, tabii ki bu durumu kendilerine bir tehdit olarak gören Fransız moda evlerinin hoşuna gitmez. Arayı yumuşatmak için festival bir sonraki yıl Paris’e taşınır ve böylece Fransız tasarımcıları merkeze alan “The Paris Fashion Fête: Betty’s Trousseau” ortaya çıkar.
1943- Fashion Week’in Doğuşu
Moda yazarı Eleanor Lambert’in Amerikan tasarımcıları vitrine çıkarmak üzere devletten de destek alarak düzenlediği ilk defilenin ardından, New York Moda Haftası bir gelenek haline gelir ve o yıldan itibaren düzenlenmeye başlanır.
1962 – Siyah Güzeldir
Kwame Brathwaite ve kardeşi Elombe Brath, gittikleri bir güzellik yarışmasında, modellerin tümünün saçlarının zamanın güzellik standartlarına uygun olarak dümdüz olduğunu fark ederler ve bunun üzerine Natural’62 adında bir defile düzenlemeye karar verirler. Orijinal Afrika saç biçimini ve modasını öne çıkaran bu defile serisi, aynı zamanda ‘Siyah güzeldir’ mottosunun ve Grandessa Modelleri adı verilen kadınların ünlenmesine neden olur ve siyahi mankenlerin podyumda yükselmesini sağlar.
1985 – Comme Des Garçons ile Avangart Dönem
Aralık ayının ortasında, Long Island City’deki eski bir sakız fabrikasında defile düzenleme ve Manhattan’ın sanat ve moda elitlerini otobüslere bindirerek götürme fikri Comme des Garçons’un kreatif direktörü Rei Kawakubo’dan çıkar. Böylelikle defile konseptinin değişerek şova dönüşmesinin ilk tohumları da atılmış olur.
1992 – Grunge Oyuna Giriyor
Mark Jacobs’un 1992 yılında muhalif gençliğin giyim tarzını modaya uyarlaması (ipek kumaş üzerine baskılı tişörtler) zamanında tepki çekerek, Jacobs’un kovulmasına sebep olsa da Marc Jacobs için bugün bile 1992 yılındaki bu koleksiyonun yeri ayrı.
1999 – Geleceğin Modası
Geri dönüşümü güç malzemelerin kullanıldığı kıyafetler günümüzde özellikle Urban Outfitters gibi markalarda revaçta. Fakat yıllar önce bunu keşfeden isim, çöp kutularında bulduğu kumaşlar ve anneannesinin kullanmadığı eskilerle kendine has bir moda oluşturan Miguel Adrover oldu. Adrover’ın New York’taki ilk defilesinde zımparalanmış ve çayla boyanmış kıyafetler dışında lüksü podyumda temsil eden tek şey, mini eteğe dönüştürülmüş bir Louis Vuitton çantaydı.
2013 – Cinsiyetler Ortadan Kalkıyor
Podyumda bir defileden beklenmeyecek şekilde etnik kimlikleri karışık, cinsiyeti tam olarak belli olmayan modeller ve tasarımlarla ortaya çıkan ilk isim ise 2006 yılında kurduğu sokak giyim markası Hood by Air ile Shayne Oliver oldu.