19 Ağustos 1883 tarihinde Fransa’nın Saumur kentinde dünyaya gelen Chanel’in annesi Eugnie Jeanne Devolle rahipler tarafından yürütülen bir hastanede çamaşırcı olarak, babası Albert Chanel ise iç çamaşırları satan bir sokak satıcısı olarak çalışıyordu. Bu nedenle çocukluğu boyunca yoksul bir çevre içerisinde oldu.
H enüz 12 yaşındayken annesinin bronşit hastalığına yakalanması üzerine babası tarafından Orta Fransa’da bir manastıra götürülen Chanel, Aubazine isimli bu yerde büyük zorluklar yaşadı. Ancak bu zorlukların arasında hayatını değiştirecek olan dikiş dikme işini öğrendi. Yaşadığı sorunların üzerine Katolik genç kızlar için inşa edilmiş bir yurtta yaşamak için Moulins kentine kaçtı.
Moulins’te bir mekanda söylediği Co Co Ri Ko ismi verilen şarkı nedeniyle Coco takma adını aldı. Sahne hayatını devam ettirmek için 1906’da kaplıcaları ile bilinen Vichy şehrine taşındıysa da bu alanda tutunamadı ve Arthur Edward Capel’in desteği ile seneler içerisinde ustalaştığı dikim işlerini kazanç kapısına dönüştürmeye başladı. Giyimi ile oldukça farklı ve şık bir isim olan Capel, Chanel’in giyim konusundaki ufkunu genişletti.
18 yaşına geldiğinde Gabrielle artık manastırda kalmak için oldukça büyüktür. Gabrielle’nin bu fırsatı kaçırmaya niyeti yoktur, kardeşlerini de yanına alarak Katolik kızların kaldığı Fransa’nın Aubazine şehrinde bulunan bir evde kalmaya başlarlar. Aubazine’de kaldığı 6 yıl boyunca dikiş dikmeyi öğrenir. Ve terzi olarak işe başlamayı kafasına koyar genç Chanel. Birkaç zaman içerisinde Fransız Subaylarının kıyafetlerini diken bir terzide işe başlar. Chanel’in çalıştığı yere sık sık gelip gitmektedir Süvari Fransız Subayları… Ve Etienné… Gabrielle isminin unutulup Coco oluşu, Chanel’in ilk aşkı… Etienné genç bir Fransız Subayıdır. İlk görüşte etkilenmiştir genç Chanel’den, tıpkı Chanel gibi. Tanıştıkları gün Etienné Gabrielle’yi Fransız Subaylarının gittiği Cafe Chantant adlı eğlence mekânına davet eder. Chanel ilk kez böyle bir yere gelmiştir. Kadınlar, kahkahalar, dans, subaylar, sigara dumanı ve sahne… O sırada sahnede bir kadın şarkı söylemektedir. Etienne, Gabrielle’nin sahneye çıkıp kendisi için bir şarkı söylemesini ister. Zoraki de olsa sahneye çıkan Gabrielle piyanist’in yanına yaklaşarak “ Qui qu’a vu Coco dans I’Trocadero?” parçasını biliyor musunuz der. Yani “Coco’yu Trocadero’da kim gördü? … Şarkı biter ama alkışlar bitmez bir yandan da Bir daha Coco! Bir daha Coco! Diye haykırışlar gelmektedir. Gabrielle sahneden indikten sonra Etienné kendisine sarılır ve “ Co-co Co-co” diye fısıldar ve “ Sen benim için bugünden sonra Coco olucaksın” der. Ve Coco Chanel aslında o gün doğar…
Bu sürecin ardından Coco katıldığı başka bir partide Boy Chapel adlı centilmen ile tanışarak Paris’ e gider ve aynı apartman dairesini paylaşmaya başlar. Kısa süre sonda Chapel Coco’ya borç para vererek ilk butiğini açmasına yardımcı olur. İlk olarak bir şapkacı dükkanı açan Coco, kısa sürede 21 adet şapka dükkanı sahibi olur.
Chapel, Coco’ya olan aşkına ve cömertliğine rağmen bir İngiliz’le evlendiğinde bile Coco onu gönlünden atamaz. Çünkü o dönem aristokrat felsefesine göre üst düzeyden gelen bir erkek ya da kadın asla alt mertebeden olan bir kişiyle evlenemez. Bu katı kurallar onlar için de işler ve ikili ayrılmak zorunda kalır. Bu olaylardan kısa süre sonda trafik kazasında ölen Chapel’in ardından ‘o benim her şeyimdi, bugün onunla ben de öldüm’ sözleri dökülecektir Coco Chanel’in dudaklarından…
Coco, Chape’lin ona açtığı ilk küçük dükkanında o kadar başarılı işler çıkarır ki sadece tasarladığı şapkalarda bile ne kadar tarz ve gusto sahibi olduğunun müşterileri tarafından fark edilmesi çok sürmez. Bundan bir müddet sonra da pijama üzerine çalışmaya başlayarak dükkanlarında pijama tasarlar ve satmaya başlar. Sonrasındaysa giysi tasarımına geçer. Coco’nun ün salması çok sürmez ve kısa sürede 300’den fazla çalışanı olur. Bu dönem sonunda birçok zengin kadının yanı sıra Holywood aktrisleri bile ondan giyinmeye başlar.
Coco Chanel 1920 yılında ünlü Rus besteci Igor Strawinsky ile tanışsa da sanatının doruğunda olan besteciyle rüzgar gibi yaşanılacak olan bir birliktelik sürdürür ama kısa sürede ayrılır. Ardından zengin İngiliz kesiminin bir davetine katılan Coco burada Westnminster dükü ile tanışarak ateşli bir aşk yaşamaya başlar.
Bu arada artık Coco Chanel aristokratlar arasında ünlü bir modacı olarak anılan ve aranan bir isimdir. 10 yıla yakın sürecek olan bu ilişkide Westminster dükü Coco’ya; pahalı mücevherler, sanat tabloları, bir ev, Monte Carlo’da bir arazi, ve villa satın alır. 10 yılın sonunda ikili yollarını ayırma kararı alır. Coco Chanel 1902 yılında iç mimar İribe ile tanışarak evlenmeye karar verdiyse de İribe’nin ani ölümü nedeniyle bu evlilik planı gerçekleşememiştir.
1939 yılında 2. Dünya savaşının patlak vermesiyle dükkanlarını kapatan Chanel savaş yılları boyunca evinde hot couture çalışmalar yapar. 1945 İsviçre, sonrasında 1954 Paris’e geri taşınma aşamalarından sonra Coco ününün top noktasına kavuşarak dünya çapındaki müşterilerine gerçek bir marka olarak hizmet vermeye devam etmiştir.
Parfüm kullanmayan kadının geleceği yoktur diyecek kadar parfüme önem veren Coco Chanel 1922 yılında Chanel No5’i yaratır. Bir röportaj sırasında, bir gazeteci, Marilyn Monroe’ya” yatarken ne giyersiniz, pijama veya gecelik diye sordu”. Monroe’nun cevabı ilginçti: “ Yatarken ne mi giyerim? Neden? Tabi ki No. 5 yeterli”. İstemeden de olsa Marilyn’in bu sözleri, mükemmel bir reklam sloganı oluşturmuştur. Bu, Chanel için büyük bir şanstı çünkü o zamana kadar No.5’in satışlarının çok da iyi gittiği söylenemezdi.
1971 senesinde 30 senedir evi olarak kullandığı Hotel Ritz’de aşırı doz ilaç nedeniyle hayatını kaybetti. Cenaze töreni Eglise de la Madeleine’de düzenlenen ünlü tasarımcının mezarı ise İsviçre’nin Lozan kentinde yer alan Bois-de-Vaux Mezarlığı’ndadır.