Atina, Yunanistan’ın başkenti ve en büyük kentidir. 3400 yılı aşkın kayıtlı tarihi ile dünyanın en eski şehirlerinden biridir. Antik Atina şehri denizi olmayan güçlü bir şehir devletiydi. Denizle bağlantısını ve deniz ticaretini günümüzde Atina’nın parçası olan Pire liman şehri vasıtasıyla gerçekleştirmekteydi. Günümüzde Pire, Yunanistan’nın en önemli ulaşım limanına ev sahipliği yapmaktadır. Medeniyetler tarihinde özellikle antik felsefe ve sanat alanlarında Atina şehrinde gerçekleştirilen atılımlar büyük önem taşımaktadır.
Atina Plato’nun akademisine ve Aristotales’in likeyum’una ev sahipliği yapmıştır. Atina’nın dünya kültürüne olan benzersiz katkısından dolayı doğu medeniyetleri altın çağlarını yaşadıkları dönemlerde günümüzde ise batı medeniyetleri kendilerini Atina medeniyetiyle ilişkilendirme eğilminde olmuşturlar. Modern Atina antik, Roma, Bizans ve Osmanlı dönemleri ile modern çağın yapılarının, ve kültürünün bir arada yaşadığı bir şehir olmaktadır. Şehirde bu dönemlere ait yapıların bir arada ahenk içinde var olduklarını görmek mümkündür. Atina, Yunanistan’ın siyasi, kültürel ve finans başkentidir. Yakın dönemde Yunanistan’ı derinden etkileyen ekonomik krizle bir süre sarsılmış olan günlük hayat 2012 itibari ile normale dönmüştür. 2012 yılı itibari ile Atina dünyanın en zengin 39. şehridir. Atina kent merkezi 664 bin nüfusa sahiptir. Pire ve diğer bölgelerle birlikte Atina şehrinin nüfüsu 4 milyona yaklaşmaktadır. Avrupa birliğinde en kalabalık 4. başkenttir.
Antik dönemin mirası şehirde kendini hissettirmektedir. Bu dönemden kalan eserlerden en tanınmış olanı Parthenon’dur. Parthenon dışında Osmanlı, Bizans ve Roma dönemlerinden kalma önemli yapılara rastlamak mümkündür. Atina’da bulunan iki UNESCO dünya mirası Atina Akropolisi ve Dafni Manastırı’dır. 19. Yüzyılda inşa edilen Helenik parlamento, ve Atina üçlemesi olarak adlandırılan Yunanistan Ulusal Kütüphanesi, Atina Üniversite Binası ve Atina Akademisi modern akım yapılara en güzel örneklerdir. 1896 yılında Atina ayrıca ilk modern olipiyatlara da ev sahipliği yapmıştır. Atinada bulunan Modern Arkeoloji müzesi dünyada en geniş antik Yunan eserlerin koleksiyonuna sahiptir. Yeni Akropolis müzeside Atina’da kesinlikle görülmesi gereken müzelerin başında gelmektedir.
Atina Tarihi
Atina dünyanın en eski şehirlerinden biridir. En az 7000 yıl boyunca kesintisiz yerleşim yeri olarak kullanılmıştır. Antik Yunanistan’ın lider kenti olmuş, erken orta çağ boyunca önemini yitirmiş, Bizans imparatorluğu döneminde yeniden canlanma göstermiş, Osmanlı İmparatorluğu döneminde Selaniğin gerisine düşmüş fakat 19. Yüzyılda yeni Yunan devletinin başkenti olmuştur.
Şehrin Adının Kökeni
Atina kentinin adı tanrıça Atena ile ilişkilendirilmekle birlikte şehre tanrıçanın adının nasıl verildiği bilinmemektedir. Mitolojiye göre Atina kenti adını tanrı Poseydon ve tanrıça Atena arasında geçen efsanevi bir yarışma sonucu tanrıça Atena dan almıştır. Poseydon ve Atena şehrin koruyucu tanrısı olmak istemiş ve şehir sakinlerine hediyeler sunmuşlardır. Poseydon deniz gücünü sembolize eden taze su kaynağı hediye etmiş, öte yandan Atena barış ve zenginliği sembolize eden bir kutsal zeytin ağacı hediye etmiştir. Atina şehri zeytin ağacını kabul edip şehre tanrıçanın adını vermiştir. Herodot’a göre Atena’nın hediye ettiği bu ağaç Pers savaşları sırasında yanmıştır. Plato (Eflatun) ise şehrin adının ‘H Theu noisis’ (Tanrının aklı) deyişinden türediğini idda etmiştir.
Antik Çağda Atina
Atina’nın günümüzde bulunduğu yer ilk kez Neolitik dönemde yerleşim yeri olarak kullanılmıştır. Akropolis’in bulunduğu tepenin doğal bir koruma sağlaması neticesinde yerleşimin ilk burada başladığı speküle edilmektedir. M.Ö. 1. bin yılda Atina şehri günümüz metropolüne kıyasla oldukça küçük bir alanı kaplamaktaydı. Şehrin etrafı surlarla çevrili ve Akropolis bu surların içinde güneyde yer almaktaydı. Agora, şehir pazarı Akropolis’in
Atina’da Bulunan Antik Alanlar
Akropolis ve Atena Nike Tapınağı
Areopagus
Keramikos
Lisikrati Anıtı
Filopapu
Pnika
Hefeastus Tapınağı
Olimpian Zeus Tapınağı
Aerides Anıtı
Roma Döneminde Atina
Roma komutanı Sulla tarafından, Atina kentinin Romalıların eline geçmesi ile birlikte şehir büyük bir yağma ve talana maruz kalmıştı. Sonralarında ise Atina'da bulunan ve döneme göre oldukça ileri düzeyde eğitim veren okulların varlığı sayesinde Atina şehri büyük ölçüde Roma İmparatorları tarafından kollanmıştır. Öyleki Roma İmparatorluğuna bağlı Özgür Şehir ilan edilmiştir. İmparator Hadriyan döneminde ,2. yüzyıl, Atina'da bir çok tapınak,gimnasyum ve kütüphane ve ayrıca günümüzde hala kulanımda olan bir su kemeri inşa edilmiştir. Ayrıca Olimpian Zeus tapınağı da bu dönemde tamamlanmıştır. Roma kontrolünde geçen 500 yıl boyunca (imparatorluğun son dönemleri hariç) Atina ilim ve öğrenim merkezi olarak varlığını sürdürmüştür. Roma İmparatorluğunun Hristiyanlığa geçişiyle Atina önemini yitirmiş, Atina da bulunan okullar kapatılmıştır.
Ortaçağda Atina
Bizans Atinası
6. yy'la birlikte Bizans kontrolündeki Atina antik dönemlerdeki önemini yitirmeye başlamıştı. Parthenon gibi şehrin önemli yapıları kliseye döndürülmüş Atina'nın kültürel zenginliğinin önemli bir parçası olan sanat eserlerinin büyük bölümü İmparatorların emriyle İstanbul'a taşınmıştı. M.S. 9. yüzyıla kadar Atina ayrıca kısa aralıklarla fakat sıklıkla Slav ve Avar barbarlarının saldırılarına maruz kalmış dolayısyla da kentin nüfusu oldukca azalmıştır. 9. yüzyıl ortalarında ise günümüz Yunanistan'ının büyük bölümünün Bizans imparatorluğu tarafından tekrar kontrol altına alınıp bölgede istikrarın sağlanması ile birlikte Atina şehri tekrardan canlanmaya başlamıştır. 12. yüzyılın sonlarına kadar şehir gelişmeye devam edip önemli bir liman ve ticaret kenti olmuştur. Bu dönemde Atina Agorası yeniden işlev kazanmış, şehir ikinci altın dönemini yaşamıştır. Atina'da bulunan Bizans kliselerinin büyük bölümü bu dönemde inşa edilmiştir. 4. haçlı seferiyle Atina'nın latinler tarafından istila edilmesiyle bu dönem kapanmıştır.
Latin Dönemi
Latinler Atina'yı 1204 yılından 1458 yılına kadar yönetmiştirler
Burgundian Döneminde Atina
Burgundian ailesi bu dönemde Atina'yı kontrollerinde tutmuştur. Bu dönemde Atina'nın gelişmesi durmuş Bizans dönemindeki önemini yitirmiştir. Burgundian ailesi Akropolis'i surlarla çevirmiş ve Parthenon'a çan yapmıştırlar.
Aragonez Dönemi
Katalan paralı askerleri tarafından 1311 yılında Atina şehri istila edilmiş ve şehir Almogavarların eline geçmiştir.
Florentin Döneminde Atina
Florentin Acciajuli şehri ele geçirip kendini dük ilan etmiştir. Bu dönemde Atina düküyle Venedik arasında anlaşmazlıklar olmuş, şehir 7 yıl Venedik cumhuriyetinin egmenliğine geçmesine rağmen Floretinler şehri tekrar elerinde tutabilmişlerdir.
1458 yılında Atina'nın Osmanlılar tarafından fetih edilmesiyle Latin dönemi sona ermiştir.
Osmanlı Atinası
1458 yılında Atina Osmanlı eline geçmiştir. Atina'yı feth eden Sultan Mehmet şehrin antik dönemden kalma yapılarından ve güzelliğinden etkilenip, meşhur Atina'ya zarar veren askerlerin ölüm cezasında çarptırılacağını emreden fermanı buyurmuştur. Osmanlı döneminde Parthenon camiye dönüştürülmüştür. Atina şehri 375 yıl boyunca Osmanlı egemenliğinde kalmıştır. Osmanlılar, Romalılardan sonra Atina'yı en uzun süre yöneten Helenik olmayan devlet olmuştur. Bu dönemde Osmanlı ve Helenik kültürleri kaynaşmış ortaya yeni bir sentez çıkmıştır. Öte yandan Atina şehri için Osmanlı dönemi pek parlak geçmemiştir. Atina şehri bu dönemde Selanik ve İstanbul'un gölgesinde kalmış Osmanlı yönetiminin çabalarına rağmen şehir hızla nüfus kaybetmiştir. Antik dönemin lider kenti küçük bir kasabaya dönüşmüştür bu dönemde. Osmanlı devletinin güç kaybettiği dönemlerde şehrin önemli antik yapıları depo olarak kullanılmaya başlanmış ve barut deposu olarak kullanılan Parthenon bir patlama neticesinde büyük hasar görmüştür. Venidiklilerle yapılan savaşlar neticesinde de şehir zarar görmüştür. 19. yüzyılda Atina antik şehrinde bulunan bir çok tarihi eser, heykel ve mermer yapılar İngilizler tarafından kaçırılmıştır. İngilizler tarafından yapılan hırsızlık olaylarından en tanınanı Lord Elgin tarafından 1801-1805 yılında yapılmıştır. Lord Elgin'in bir kısmını Fransaya sattığı bir kısmını İngiltereye kaçırdığı eserlerin arasında Erehtion'un bir Karyatid'i (Akropolis'in kadın figürü şeklinde yapılmış mermer kolonları) de bulunmaktaydı. Elgin Karyatid'i önce evine süs olarak yerleştirmiş sonra da İngiliz Müzesine satmıştır.
Osmanlı döneminde Atina nüfusu bugün hala tarihi dokusunu neredeyse tümüyle koruyan Plaka semtinde yaşamaktaydı. 1833 yılında Osmalıların geri çekilmesiyle bir dönem kapanmıştır.
Atina'da Nereleri Görmeli
Akropolis ve Etrafı
Akropolis ve etrafındaki tarihi yerler Olimpian Zeus tapınağının (yapım M.Ö. 6.yy) kalıntılarından başlanacak bir yürüme turuyla tamamlanabilir. Olimpian Zeus tapınağının hemen yakınında Hadrian Kemeri bulunmaktadır. Kemer antik şehrin sembolik kapısı durumundadır. Akropolis'in güneyinde bulunan Dionysou Areopaghitou sokağından yürümeye devam edildiğinde M.Ö. 5yy da inşa edilmiş olan Dionisus Tiyatrosu görülmektedir. Yola devam edildiğinde Asklepion ve Eumenes Stoa'sı ortaya çıkmaktadır. Yolun devamında Atina Festivallerinin yapıldığı 161 yılında inşa edilmiş olan Herodes Atticus görülebilmektedir. Oradan yukarı çıkıldığında kutsal Akropolis kayası görülmektedir. Dünyanın gelmiş geçmiş en önemli eserlerinden sayılan Parhenon tapınağı açık hava Akropolis arkeoloji müzesinde bulunmaktadır. Ayrıca Akropoliste Athena Niki tapınağı ve Erehtheion'da yer almatadır. Akropolis'in tepesinden tüm şehir görülebilmektedir. Akropolis'in hemen yakınında yer alan Akropolis müzesi de dünyanın en şeçkin koleksiyonlarıyla kesinlikle görülmesi gereken modern bir müze olmaktadır. Müze bölgede çıkartılan 4000'den fazla paha biçilmez eseri sergilemektedir. Akropolis'ten aşağı doğru yüründüğünde Areios Pagos karşınıza çıkmaktadır. Areios Pagos'un hemen karşısında antik Philopappou tepesi bulunmaktadır. Tepeden sonra Antik Yunan Demokrasisinin karar alınan ve oylama yapılan yeri Pnika yer almaktadır. Yaya yolundan devam edildiğinde Antik Agora görülebilmektedir. Ermou sokağından yürümeye devam edildiğinde antik şehrin en büyük mezarlığına ve antik dönemden kalma heykellere ev sahipliği yapan Keramikos'a varılmaktadır.