Batı toplumlarında oldukça yaygın olarak görülen alışveriş bağımlılığı tıpkı alkol , uyuşturucu, yemek ya da sex bağımlılığı gibi ciddi bir davranış bozukluğu olarak görülüyor. Kadınların yanı sıra erkeklerde de görülebiliyor..
Literatürde “oniomania” adıyla geçen hastalık ülkemizde de oldukca yaygın olup alışverişten hemen sonra kişiye rahatlama duygusu yaşatıyor. Erkekler daha çok elektronik eşyalar alırken kadınlar genellikle giysi, kozmetik, mücevher, ayakkabı ve çanta gibi şeyleri satın almaya çalışıyor.
Uzmanlara göre, kadınlarda görülen alışveriş hastalığı, ortalama olarak 16-30 yaşları arasında başlıyor.
Alışveriş bağımlıları, alışveriş öncesi kontrol edilemez bir istek hali gösteriyor ve sahip olmak istedikleri eşyaları satın almak için inanılmaz bir istek ve hırs gösteriyorlar.. Psikolojik olarak rahatlamak ve iyi hissetmek adına bilinen yol olarak tanımlanıyor alışveriş çılgınlığı.. Kişi alışveriş esnasında her şeye sahip olmaya çalışırken yaşamındaki her şeyi, hayatındaki olayları ve kişileri kontrol etme duygusunu ve ihtiyacını bir haz algılayarak yaşıyor.
Mutlu, doyumlu ve kendini sevilmiş hissetme hali ve hayatının kontrolünü eline alma,her şeyi kendi istediği şekle sokma arzusu istediği sadece budur daha fazlası değil.. ve kendini iyi kendilikte tutmanın en iyi halini kısa bir süre için de olsa yaşar alış veriş sırasında.. Kişi psikolojik anlamda rahatlaması ile alışveriş seansını tamamlıyor aldıklarıyle evine koşuyor ve sonra bakıyor bu ihtiyacı olmayan şeyleri neden aldığına kendi bile anlam veremiyor.. Bu durumu takiben ise, alışveriş sonrasında yoğun bir suçluluk hissi duyuyor. Sonuçta alış verişin verdiği mutluluk hissi geçici olduğu için yeniden kendini kötü hissettiğinde tekrar alış veriş yapma ihtiyacı doğması yada kişinin bildiği bir başka yolla rahatlamak için yeni bir davranışa vurma periyoduna ihtiyacı olacaktır..
Kişiler bazen de aldıklarını geri vermek, eşinden gizlemek borçlanmak ,kredi kartı limitlerini zorlamak gibi çok bilindik sonuçlarla karşılaşırlar.. Aslında bu psikolojiyi yaşayan kişinin durumunun hiç de kolay olmadığı açıktır.. Bir anlık mutluluk satın almak zamanla para kaybı ,yığınla ihtiyacı olmayan giysi ve eşya birde eşi yada ailesiyle bozulmuş ilişkilere mal olacağı gibi kişi hala mutsuz ,tatminsiz ve kendi kötü hissetmeye dayanamayacak kadar hassas durumdadır. Bbirinin kendilerini durdurmasını ister bir yandan da her ne pahasın olursa olsun alış veriş çılgınlığına devam etmek .. Bu ikircikli duygu arasında gider gelir..
Bu durumdan kurtulmak gerektiğini bilsede ,bu uğurda kesin kararlar alsa da hepsi o ana kadardır.. Yeniden çikolata yemek ve buzdolabının başından ayrılmamakdan farksızdır bu.. Kötü kendiliğe düştüğü ilk olayda yeniden kendini iyi hissedebilmek için bildiği yollara dadanacaktır ama daha zararsız bir yol bulması ve terapi yardımı alması onun için belkide en iyisi ve de yeni bir başlangıç olacaktır..
Terapilerin ilerleyen süreçlerinde zaman içinde davranışa vurmalarda da azalma olduğu kaydedilmektedir.. Klinik düzelmeye paralel davranışa vurmalarda azalır ve iyilik elde edilir denilmektedir…
Bilinen tüm davranışa vurarak rahatlama ve dengelenme olguların da olduğu gibi aliş-verişei vurmada da yalnızlık, boşluk ,çaresizlik ümitsizlik ,şiddetli öfke duygusu hakimdir ve sonucunda doğan mutsuzluk, sinirlilik, engellenme, kendini ifade edememe gibi hallerle kişide kendini iyi hissedemez; kişi kötü kendilik haline düşmemek içi ya yemek yemek , belki aşırı temizlik yapmak , sürekli konuşmak yani boşluğa düşmemek için en iyi bildiği yolu deneyerek hazza tutunmak ihtiyacında olacaktır.. Kişi alışveriş yoluyla davranışa vurmaya başladığı durumda bütçesini aşan aşırı derecede harcama yaparak alışveriş yapıyor ve kendini sadece alışveriş yaptığı zaman iyi ve mutlu hissediyordur. Ya hiç kullanmayacağı şeyleri alıyor belki bunu sonradan başkalarına vererek aldıklarını dağıtıyordur.
Bu iyi ve mutlu olma hali, genelde kişinin kendini iyi kendilikte tutması için gerekli oluyor. Alışveriş bağımlılığının toplumun önemli kesimin de etkin olduğu biliniyor. Çünkü pek çok kişi, alışveriş bağımlılığının bir problem olduğunu düşünmediği için psikolojik yardım da almıyor. Ancak bağımlıların genellikle kadınlar arasından çıktığı bilinse de, bu hastalığa yakalanan erkeklerin sayısının da küçümsenmeyecek kadar çok olduğu sanılmaktadır.